Balkanlar’ın yüksek dağlarından doğan Meriç, Arda ve Tunca ırmakları Edirne’de buluşur ve daha güneyde Ergene Irmağı’nın sularını da alarak Ege Denizi’ne dökülür. Edirne’nin tarihi, ekonomisi ve kültüründe bu ırmaklar kadar, üzerindeki köprüler de önem taşır. Kentin sahip olduğu birbirinden önemli yapılar, köprüler birlikte, Osmanlı başkentinin kimliğini tamamlayan eserlerdir.
Bu köprülerden; XV. yüzyılda yapılan üç kemerli Fatih (Cephanelik) Köprüsü, Mimar Hayrettin’in II. Bayezit Külliyesi ile birlikte 1488 yılında yaptığı Sultan II. Bayezid Köprüsü, 16 kemerli Gazimihal Köprüsü, XVI. yüzyılda Mimar Sinan tarafından yapılan dört kemerli Kanuni (Saray) Köprüsü, yine Mimar Sinan’ın eseri Yalnızgöz Köprüsü, 1451 yılında ünlü vezir Hadım Şahabettin Paşa tarafından yaptırılan on kemerli Şahabettin Paşa (Saraçhane) Köprüsü ve Mimar Mehmet Ağa tarafından 17. yüzyılın başında yapılan Ekmekçizade Ahmed Paşa (Tunca) Köprüsü, Tunca ırmağı üzerinde yer alır.
Meriç Nehri üzerinde bulunan, Abdülmecit zamanında 1842-1847 yılları arasında yaptırılan Mecidiye (Meriç) Köprüsü, 263 metre uzunluğunda ve 12 kemerlidir.
Ergene Nehri üzerindeki Uzunköprü ise, II. Murat tarafından 1427-1443 yılları arasında yaptırılmıştır. 1392 metre uzunluğunda ve 174 gözlüdür.